Advertisement
 Translation for 'değil' from Turkish to English
değil {adv}not
[gelecek haftadan] önce değil {adv}not until [next week]
henüz değil {adv}not yet
Önemli değil!Never mind!
Sorun değil!No problem! <np>
Umrumda değil.I don't care.
Bir şey değil!You are welcome!
unverified paylas butonu na basmak zor degildont know
8 translations
To translate another word just start typing!

Usage Examples Turkish
  • Analoji varsayımsal (hypothetique) bir dedüksiyon olup dayandığı zımni hükümler ispat edilmiş değil varsayılmıştır.
  • Değil birkaç/değil beş on/otuz milyon/aç bizim.
  • Bazı Rus konsoloslukları ve konsoloslukları, hepsi değil, vize başvurularının bizzat doğrudan konsolosluk bölümüne değil, vize işleme merkezlerine gönderilmesini şart koşuyor.
  • Uydurma “incil”in bir başka yerinde Mesih’in Davut neslinden değil, İsmail neslinden geleceği, vaadin de İshak’a değil, İsmail’e yapıldığı öne sürülüyor.
  • Hastane ilk kurulduğu yıllarda toplumun hastaneye bakış açısını değiştirmek adına "Deli değil ruh hastası", "Tımarhane değil akıl hastanesi" gibi sloganlarla basın kampanyası başlattı.

  • Hidrostatik dengede olan en büyükleri dışında uydular boyutlarıyla değil, yörüngeleriyle KGSC'lerinden ayrılırlar.
  • Fallout 3 diğer Fallout oyunlarının aksine izometrik kamerayla değil, birinci ve üçüncü kişi kameraları ile oynanır.
  • Rol içi: Sizin değil, karakterinizin yaşamı hakkındaki şeylerdir.
  • "Soruşturma", siyasi değil cezai niteliktedir. Başkanın siyasi sorumluluğu değil, cezai sorumluluğu tahrik edilir.
  • Fakat tarihçi Jordanes, sadece Doğu sarayının Nepos'un doğrudan Anthemius'un ardılı olduğu konusunda endişeli olduğu konusuna değil ayrıca atama töreninin Roma'da değil Ravenna'da yapıldığı ve Glycerius'un görevden alınmasından sonra değil önce yapıldığı konusuna da açıklık getirir.

  • Değil mantığı tüm kapılarda vardır. Bu kapılar normal kapıların çıkış uçlarına değil kapısı eklenerek elde edilirler.
  • Sofizm gerçek değil, sahte bilimdir ve Sofist de gerçek değil sahte bilim taciridir.
  • Bu şekliyle yıldırım savaşı, düşman kuvvetlerinin savaş alanında imhasına değil, düşmanın savaşı devam ettirme azmi ve olanaklarının tahribine yönelir, direkt değil, dolaylı bir stratejidir.
  • Ona göre, "Din bilgi kaynağı değil, kuvvet kaynağıydı. Dindar adam başkalarından çok şey bilen değil, daha çok kuvvetli olan insan" idi.
  • Tarihsel kayıtların aksine romanda Moğol ordusunu Subutay değil Cuçi komuta etmektedir, cengi başlatan taraf Moğollar değil Harezmliler olmuştur, Moğolların gizli çekilmesi muharebe sonrası değil öncesinde olmuş olup bir Moğol taktiğidir ve bu taktikle Harezmlileri tuzağa çekerek ihtiyat kuvvetleriyle kuşatmışlardır.

  • Fabrikanın adı "Volvo Cars Ghent" değil "Volvo Car Gent" 'dir. Şehir adının İngilizce değil, orijinal dili olan Felemenkçe yazılışında özel bir ad olduğu için bu isimdedir.
  • Paraya karşı tutumu hakkında: "k"üçümseyici değil, kayıtsız.
  • Bizi değil tanrım, bizi değil; kendi ismini şereflendir...
  • Öte yandan, Değişme sonsuza açılan barok yapısıyla, gerçekliğin anlamını değil; kendisini arama tutkusuyla yazılmıştır.
  • Türküyü Bulgaristan’da Mestan Hüseyinov Sofya Radyosu'nda 1970’li yılların sonu veya 1980’li yılların başlarında okuumuş olsa da, sanatçının okuduğu bu icra o bölgeye ait bir çeşitleme değildir.

    Advertisement
    © dict.cc Turkish-English dictionary 2024
    Contains translations by TU Chemnitz and Mr Honey's Business Dictionary (German-English only).
    Links to this dictionary or to individual translations are very welcome!