Advertisement
 Translation for 'fakat' from Turkish to English
fakat {conj}but
fakat {conj}though
fakat {conj}however
3 translations
To translate another word just start typing!

Translation for 'fakat' from Turkish to English

fakat {conj}
but

though

however
Advertisement
Usage Examples Turkish
  • Leopold Mounbatten 1876 yılında İngiltere'de soylu fakat finansal bakımdan zor durumda olan bir ailenin yakışıklı oğludur.
  • Fince ve Estonca dillerinde tamamen aynı şekilde yazılıp okunan fakat farklı anlamlara gelen birçok kelime vardır.
  • Kodeksin metninin büyük çoğunluğu Bizans yazı tipinde fakat küçük kısmı Bizans olmayan yabancı yazı tipindedir.
  • Voldemort, geri dönüşünün bilinmemesi için en başta büyücü dünyasına herhangi bir müdahelede bulunmaz. Fakat Harry Potter'ı öldürememesinin nedenini bulmak istemektedir.
  • Fakat bu, Zeeman etkisi ile tek elektrondan fazla elektronları bulunan atomları tanımlamak için kullanılabilir.

  • Profesyonel futbolu bıraktıktan sonra Tacconi siyasete atılmaya karar verdi fakat bu alanda hayal kırıklığı yaşadı.
  • yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da ortaya çıktı. Fakat bu, şarkı söylerken dinleyicileri coşturmak isteyen Neron'a mal edilmektedir.
  • CNTF, normalde sağlıklı sinirlerdeki Schwann hücreleri büyük oranda etkisi vardır, fakat sinir hasarına tepkisi, uzak bölümdeki Schwann hücrelerini azaltmakla olur.
  • Ruper Thornley Avrupa Birliği başkanıdır. Fakat zamanla kazandığı toprakları "Futuretech Şirketi" adıyla kendi kişisel cennetine dönüştürmüş, fakat Sovyet askerleri tarafından öldürmüştür.
  • Peugeot 104 üretime alındığında 4-kapılı salon gövdeliydi. Fakat sedan gövdeli bir şekilde üretilmemekteydi.

  • 1985-86 sezonunda Sivasspor'da görev aldı fakat takımının sezon sonu küme düeşmesini engelleyemedi.
  • Fakat, Babil Talmudunda bunun karşı görüşü savunulur: "Mikveye giren fakat sünnet olmayan erkek veya sünnet olan fakat mikveye girmeyen erkek Yahudiliğe geçmiştir".
  • Yahudilerin bölgedeki varlığı Moldova Prensliği'ne kadar dayanmaktadır fakat sayıları çok değildi.
  • İlk sezonunda, takımıyla 25 lig maçına çıktı. Fazla gol atamadı, fakat ilk UEFA Şampiyonlar Ligi golünü evinde Lyon'a karşı 3. dakikada attı, fakat 1-4 kaybettiler.
  • Niagara Projesi kâğıt üzerinde belirtildiği gibi asla gerçekleşmedi fakat küçük bir elektrik santrali kuruldu. Fakat, gösterişli Long Island'ın kaderine etki yaptı.

  • Açıkça görüldüğü üzere A ticaretten daha kazançlı çıktı fakat iki taraf da büyüdü.
  • İri yapılı, cesur bir adamdır, fakat biraz çekingendir.
  • İki anlam arasındaki fark şu tip bir örnekle daha rahat anlaşılabilir: kolayca ve hızla bulaşan fakat kısa bir sürede yok olan bir hastalık yüksek bir insidansa fakat düşük bir prevalansa sahiptir.
  • Oxford iki defa ateş etti. Fakat iki mermi de isabet etmedi. Oxford vatana ihanetten yargılandı, fakat akıl hastalığı sebebiyle beraat ettirildi.
Advertisement
© dict.cc Turkish-English dictionary 2024
Contains translations by TU Chemnitz and Mr Honey's Business Dictionary (German-English only).
Links to this dictionary or to individual translations are very welcome!