Advertisement
 Translation for 'mazeret' from Turkish to English
NOUN   mazeret | mazeretler | mazeretin
unverified mazeretjustification
mazeret {noun} [osm.]excuse
2 translations
To translate another word just start typing!

Translation for 'mazeret' from Turkish to English

Advertisement
mazeret
unverified justification

mazeret {noun} [osm.]
excuse
Usage Examples Turkish
  • Bir yıl içinde izin almaksızın veya geçerli bir mazeret göstermeksizin toplantılara üç defa katılmayan kişinin üyeliği son bulur.
  • İleriki duruşmalara Dinçöz de avukatı da gitmeyip mazeret de sunmadıkları için ünlü şarkıcının şikâyet hakkı elinden alındı.
  • 1915-1917 yıllarında Pontus bölgesindeki Rumlara yönelik sürgünler sırasında birçok katliam, tecavüz, saldırı ve soygun gerçekleşti ve bunlar için herhangi gerek askeri gerek başka nedenlerden ötürü bir mazeret gösterilmedi.
  • Aleyhte şahitlik yapmak üzere listelenmiş kişilerden bazıları mazeret öne sürse de yaklaşık otuz kişi aleyhte şahitlik yapar.
  • Geçerli bir mazereti sebebiyle ortak sınava giremeyen öğrenciler için önceden belirlenen bir haftasonunda mazeret sınavı yapılır.

  • Bunu mazeret olarak kullanan Fransa, Meksika'yı işgale başladı.
  • Teddy'den zaman ayarlı yangın çıkarma düzeneğini alan Ned, cinayetin işleneceği hafta sonu kendisine bir mazeret yaratabilmek için önce Miami'de bir otele yerleşir.
  • Marcus ise June'un ondan hoşlanmadığını çünkü hep bir mazeret bulup oradan uzaklaştığını düşünür aslında canavarlarla savaştığını bilmiyordur.
  • sezonunda ayrılan oyuncuların (Tolga Çevik, Hümeyra ve Vural Çelik) gidişine mazeret bulma ile geçen ilk bölümün biraz tatsız geçtiğini, Ata Demirer ve Engin Günaydın'ın karşıklıklı oyun performanslarını beğendiğini yazdı.
  • RMS Laconia, Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi'nde müttefiklerin Amiral Karl Doenitz'in 10 yıl hücre cezası almasına mazeret olarak gösterdikleri, 12 Eylül 1942 yılında bir Alman denizaltısı (U-156) tarafından batırılan İngiliz yolcu gemisi.

  • Bothe, "Uranverein" ile yaptığı çalışmalarda mazeret sunmayan bir Alman vatanseverdi.
  • Macrianus, ilerlemiş yaşını ve fiziksel durumunu mazeret göstererek tacı reddetti.
  • Homoseksüelliği de SA'nın tasfiyesi sırasına görevden alınmasına mazeret olarak gösterilmişti.
  • Bu nedenden dolayı, bir aile, üyelerinden birinin ölümünden sonra, yaz ve kış aylarında, arkadaş ve akrabalarına mevsimlik tebrik kartpostallarını göndermezler ve bunların yerine mazeret mektupları yollarlar.
  • Kara Murad Paşa'nın Sadrazamlık görevine terfi ettirilmesiyle (11 Mayıs 1655) ondan boşalan kaptan-ı deryalığa getirildiyse de Osmanlı donanmasının kötü durumunu mazeret göstererek görevi kabul etmek istemedi (21 Mayıs 1655).

  • Bu toplantılara, mazeret göstermeden kral bile katılmazlık edemezdi.
  • Bunun yerine, Savunma Bakanlığı'na, askerlerin seçimden on gün önce izin almalarını talep eden bir mektup göndererek, askerlerin mazeret oylarını toplamalarına ve böylece kendi seçtikleri bir sandıkta oy kullanmalarına izin vermelerini istedi.
  • O zaman da hepsi birer mazeret uydurmaya başlar.
  • Mahkeme, bu üçüncü şahsın Bergen'deki apartmanda mazeret olarak kaldığını iddia etti; Bergen'den hiç ayrılmamış gibi görünmesi için film kiralayacak, onları dairede oynayacak ve Vikernes'in kredi kartından para çekecekti.
  • İncelemenin dairede yapılması halinde istenilen defter veya vesikaları belli edilen zamanda mazeretsiz olarak getirmiyenler, bunları ibraz etmemiş sayılırlar.

    Advertisement
    © dict.cc Turkish-English dictionary 2024
    Contains translations by TU Chemnitz and Mr Honey's Business Dictionary (German-English only).
    Links to this dictionary or to individual translations are very welcome!