Translation for '
nazik' from Turkish to English
2 translations
To translate another word just start typing!
Usage Examples Turkish
See more ...
- Benedictus üstünlüğü kazandı ve gaspçıya karşı nazik davrandı.
- Skinner "nazik ukulele şarkıları" ve "melodik bedroom pop" u ile tanınır.
- WBC Başkanı Mauricio Sulaiman'da boksun "cesur, nazik ve harika bir sporcu" kaybettiğini belirtmiştir.
- Meslektaşları tarafından “cömert”, “nazik” ve “yansıtıcı” olarak nitelendirilen, aynı zamanda kadın doktorların da savunucusu olduğu bilinen bir kişiliği vardı.
- Titiz araştırmaları ve nazik üslûbu sebebiyle Hayâlî mahlasının verildiği kaydedilmektedir.
- Lloyd George'un en nazik en dayanıklı ve muhtemelen müzakerelerde en becerikli lider olduğu değerlendirmesi yapılmıştır.
- Kışın dallar epeyce kırılgan ve nazik olacağından aniden kırılabilirler.
- Kuran, "Nisa" 176 ayet ile Müslüman kadınların, rolleri, görevleri ve haklarına yer verir. Hadis'e göre,Muhammed, erkek takipçilerine eşlerine karşı nazik olmalarını emretti.
- Yukarıda talep olarak belirtilen emir olarak anlaşılmaz, terbiyeli, ama kesin bir istektir, fakat "verir misin" kadar nazik değildir.
- Farac bu tehlikeli zamanda 12 yasinda olmakla beraber durumun cok nazik olmasi dolayisyla Kasim 1400de bir yetiskin olarak ilan edildi ve Memluklu Devleti'nin idaresini naiplerinden kendi uzerine aldi.
- Zamanın tarihçisi olan Nikitas Honiatis, Nikolaos Kanabos'u zeki ve nazik bir kişi olarak tanımlamıştır.
- İnsanlara korku veren yüzünün altında nazik ve duygusal bir kalbi olan Joseph Merrick'in gerçek yaşam öyküsüdür.
- Susanna geri gelir ve Marcellina ile Susanna birbirlerine gayet nazik olarak karşılıklı nezaketli hakaretler yağdırırlar.
- Greyhoundlar oldukça hızlı olmalarına ve yarış köpeği olarak kullanılmalarına rağmen, uzun süre enerjilerini muhafaza edemezler. Oldukça sessiz ve nazik hayvanlardır.
- İbranice leylek sözcüğü "bağışlayıcı" ve "nazik" anlamına gelen חסד ("hesed") kelimesinden türeyen חסידה ("hasida") kelimesidir.
- Taberi'ye göre Mutasım görecelikle hayatı fazla ciddiye almayan, nazik, hoşa giden ve hayırsever tabiatlı bir hükümdardı.
- Merhametli, nazik ve şefkatli kişiliğiyle takdir topladı.
- Bugünkü Ankara kedileri güçlü, enerji dolu ama nazik, orta uzun ipeğimsi tüylü bir kedi olarak tanınır. Çok hareketli olup atlamayı severler, ilgi ve şefkat beklerler.
- Philippa, nazik doğası ve şefkatiyle beğeni topladığı Yüz Yıl Savaşı'nın ilk seferlerinde, İskoçya'ya ve Avrupa'nın geri kalanına yaptığı seferlerde kocasına eşlik etti.
- Aptalca ve cahilce tartışmalardan ve konuşmalardan kaçınmalı; çünkü Tanrı'nın bir “kulu kavga etmemeli; tersine herkese karşı nazik, öğretmeye yeterli olmalı, kötülük karşısında kendini tutmalı” (2:24).
© dict.cc Turkish-English dictionary 2024
Contains translations by TU Chemnitz and Mr Honey's Business Dictionary (German-English only).
Links to this dictionary or to individual translations are very welcome!