Advertisement
 Translation for 'ona' from Turkish to English
ona {pron}him [indirect object]
Ona haber ileteyim mi?Can I take a message for him / her?
2 translations
To translate another word just start typing!

Usage Examples Turkish
  • "Ursus maritimus", yani kutuplarda yaşadığından dolayı ona verilen en iyi bilinen ismiyle “kutup ayısı”, birkaç farklı isimle anılabilir.
  • Aleksandra kocasını çok destekliyordu, ancak sıklıkla ona aşırı tavsiyelerde de bulunuyordu.
  • Altair 1247  yılında tekrar Masyaf'a döndü ancak bu sefer yaşlanmış bir şekilde, bazı  suikastçılar hala ona inansa da bazıları hala ona karşı geliyor ve onu vatan haini sanıyordu, Altair onları öldürmek yerine silahsızlandırdı.
  • Chimeron kraliçesi dinlenmek için Galler'de bir tatil kampına gider. Ancak ona suikast düzenlenmektedir. Doktor ve Mel ona yardım etmeye karar verir.
  • Çeşitli sitelerde oluşan hayranları, ona ait sayfalar açmaya,bilgiler toplamaya, dizi ve filmlerini, katıldığı programları Türkçeye çevirmeye, projelerinde ona destek göndermeye başladılar.

  • Ted, Robin'e ona âşık olduğunu söyledikten sonra onunla iletişimi keser.
  • Altair 1247 yılında tekrar Masyaf'a döndü ancak bu sefer yaşlanmış bir şekilde, bazı suikastçılar hala ona inansa da bazıları hala ona karşı geliyor ve onu vatan haini sanıyordu, Altair onları öldürmek yerine silahsızlandırdı.
  • Murphy 8 yaşındayken, ailesi ona Noel için snooker masası satın alınca snooker oynamaya başladı.
  • Eben bir bakıma ona çok benzemektedir, o da toprağa bağlanmak ister üstelik annesi ölmeden önce ona çiftliğin asıl sahibinin kendisi olduğunu ve öldükten sonra hakkını almasını tembih etmiştir.
  • 23 İsa ona şu karşılığı verdi: «Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız.

  • Kütük: Kendisi cansız bir kütüktür. Norbert ve Daggett ona yüz çizmiş ve ona bir arkadaş gibi davranmaktadırlar.
  • John Williamson: Ofis idarecisi. Satıcılar Williamson'ı aşağılar ve ona tepeden bakarlar, ancak ipuçlarını elinde bulundurduğundan satıcılar çaresizce ona muhtaçtır.
  • Ve Michael'i köşeye sıkıştırarak PUGNAc'ı ona vermeyi reddeder.
  • Sandra, lisede ponpon kızlardan biriyken arkadaşları ona "sınıf palyaçosu" lakabını takmıştı, ona "büyük ihtimalle gününüzü aydınlatacak kız" diyorlardı.
  • İngilizlerle gerilla taktiğiyle savaşmaya devam eden Wallace, Falkirk’te ona ihanet eden iki İskoç soylusunu öldürür.

  • Prens, açlıktan kurtardığı kuzgunu çağırdı ve ona kilisenin anahtarlarını getirdi.
  • Kadın sergiden ayrılmadan ona yaklaşma şansı bulamayan Castel, sonraki birkaç ayı ona takılmış hâlde geçirir; koskoca Buenos Aires'te onu bulmanın yollarını düşünmekte ve ona ne söyleyeceğini hayal etmektedir.
  • Kudüs Kralı olan Argante Armirena'yi şahsen görür; ona âşık olmuştur; ona aşkını ona ifade eder fakat Armirena onun aşkını reddeder.
  • Bolivar, savaştaki olağanüstü strateji anlayışı nedeniyle ona "El Brillante" ("Parlak") adını vermiştir; şimdi Venezuela tarih yazımında ona atıfta bulunmak için kullanılan bir isimdir.
Advertisement
© dict.cc Turkish-English dictionary 2024
Contains translations by TU Chemnitz and Mr Honey's Business Dictionary (German-English only).
Links to this dictionary or to individual translations are very welcome!